Fotosentez
Yaprak, bitkilerde fotosentezin gerçekleştiği başlıca
yerdir.
Yeryüzündeki
her canlı, metabolizma etkinlikleri için gerekli olan enerjiyi
temelde üç yoldan sağlar.
Fotosentetik
organizmalar, ışık enerjisinden yararlanarak enerjiyi depolarlar ve organik
bileşikler üretebilirler.
İlk
kez 1771 yılında Joseph
Priestley, bitkiler tarafından dışarı verilen oksijenin
hayvanlar tarafından kirletilen havayı temizlediği fikrini ortaya atmıştır.
Daha sonra 1779'da Jan Ingenhousz
havanın temizlenmesinin yeşil bitkiler tarafından ışıkta yapıldığını
açıklamıştır. 1804
yılında De Saussure fotosentez esnasında eşit hacimde CO2 ve O2
alış verişi olduğu, buna benzer eşit hacimde bir gaz alış verişinin solunum
esnasında da meydana geldiğini ileri sürmüştür. Yirminci yüzyılın başlarında tek
hücreli yeşil su yosunlarında (Chlorella vulgaris) fotosentezle
ilgili araştırmalar Warburg tarafından yapılmıştır.
Genel
Fotosentez denklemi:
nCO2 + 2nH2O
+ Işık enerjisi → (CH2O)n + nO2 + nH2O
Ancak
heksoz şekerleri ve nişasta
ana ürünler olduğundan, genelde aşağıdaki spesifik (basit) denklem fotosentezin
ifadesinde kullanılır: 6CO2 + 12H2O + Işık
enerjisi → C6H12O6 + 6O2 + 6H2O
+ 673 Kalori
Havadaki
karbondioksit
güneş
enerjisi kullanılarak, nişasta ve diğer yüksek enerjili karbonhidratlara
dönüştürülür. Karbon
kullanıldıktan sonra ortaya çıkan oksijen ise havaya bırakılır. Bitki daha sonra besine ihtiyaç
duyduğunda bu karbonhidratlarda depoladığı enerjiyi kullanır. Bu bitkilerle
beslenen canlılar da bitkide bulunan karbonhidratlardan enerji ihtiyaçlarını
karşılarlar.
Fotosentez
olayının meydana gelebilmesi için gerekli olan maddeler, ışık, klorofil, karbondioksit,
canlı organizma olup, bu maddelerden birinin eksikliğinde oluşan sonuçlar şu
basit deneylerle açıklanabilmektedir:
Işık
Yeşil
bir yaprak
üzerine şekil oyulmuş siyah bir kağıtla kapatılır. Belirli bir zaman
ışıklandırıldıktan sonra yaprak kaynar suda öldürülür ve beyaz oluncaya kadar alkolle kaynatılarak
klorofili çıkarılır. Sonra iyot ile muamelede ışık görmüş olan yerler maviye boyanır. Çünkü
fotosentez sonucunda nişasta meydana gelmiştir. Oysa kağıtla kaplı kısımlar
reaksiyon vermez. Bu deney ile fotosentezde ışığa ihtiyaç olduğunu, CO2
alınarak O2 verildiğini ve bu esnada nişasta meydana geldiğini
ispatlanmış bulunmaktadır.
Klorofil
Bazı
yerleri klorofilli yani yeşil, bazı yerleri ise klorofilsiz bir yaprak alınıp,
belirli bir süre ışıklandırılırsa yeşil kısımda nişasta oluştuğu, renksiz olan
kısımlarda ise oluşmadığı görülür.
Karbondioksit
Bir
faunus içerisine fotosentez
yapan bir bitki ve birde CO2 mas eden KOH (potasyum hidroksit) CO2'i
absorblanıp karbonik asit oluşturur. Sonuçta bitki CO2 siz kalır. Şeker meydana
gelemez, bu nedenle bitki solunum yapamaz ve ölüme mahkum olur. Oysa başka bir
faunusta bitki KOH siz ortama konursa yaşamına devam eder.
Canlı
organizma
Işık,
CO2 ve klorofil mevcut olan bir bitkinin yaprağını sıcak suda
yakalım bu takdirde hiçbir olay olmaz.
Fotosentezin Canlılar İçin Önemi
Fotosentez ve Oksijen: Bitkiler fotosentez yaparken havadaki
karbondioksiti yani insanın kullanmadığı zararlı gazı alır ve onun yerine
atmosfere oksijen bırakır. Nefes aldığımızda içimize çektiğimiz ve asıl hayat
kaynağımız olan oksijen, fotosentezin ana ürünüdür. Atmosferdeki oksijenin
yaklaşık %30'u karadaki bitkiler tarafından üretilirken, geri kalan %70'lik
bölüm denizlerde ve okyanuslarda bulunan ve fotosentez yapabilen bitkiler,
algler ve bazı bakteriler tarafından üretilir.
Fotosentez ve Besinler: Güneş ışını saf enerji kaynağıdır; ancak ham olarak o kadar da kullanışlı bir enerji şekli değildir. Bu enerjiyi yemek, vücutta doğrudan kullanmak ya da depolamak mümkün değildir. Bu yüzden güneş enerjisinin farklı bir enerji türüne çevrilmesi gerekir. İşte fotosentez bunu yapar. Bu işlem yoluyla bitkiler, güneş enerjisini daha sonra kullanabilecekleri bir enerji şekline dönüştürürler. Fotosentez yapraklarda meydana gelir. Burada güneş enerjisi kullanılarak havadaki karbondioksit, nişasta ve diğer yüksek enerjili karbonhidratlara dönüştürülür. Karbon kullanıldıktan sonra ortaya çıkan oksijen ise havaya bırakılır. Bitki daha sonra besine ihtiyaç duyduğunda bu karbonhidratlarda depoladığı enerjiyi kullanır. Elbette bu bitkilerle beslenen canlılar da bitkide bulunan karbonhidratlardan enerji ihtiyaçlarını karşılarlar. İnsanın ihtiyacı olan enerji de fotosentez yoluyla bu besinlerde depolanan enerji ile karşılanır.
Fotosentez ve Enerji: Enerjinin kaynağı her zaman Güneş, bu enerjiyi insanın kullanacağı hale getiren sistem her zaman fotosentezdir. Bu sistem dışında hiçbir sistem aracılığı ile sahip olduğunuz enerjiyi kazanamazsınız. Bu enerji kaynağını bitkiler fotosentezle bünyelerinde depolarlar. Yediğiniz besinlerden elde ettiğiniz enerji, hayvansal gıdalardan elde ettiğiniz enerji, bugün kullandığımız önemli enerji kaynaklarından olan odun, kömür, petrol ve doğalgaz da fotosentezden elde edilen enerjiye sahiptirler.
Fotosentez ve Çevre: Fosil yakıtları yaktığımızda enerji elde ederiz. Aynı zamanda karbondioksit açığa çıkar. Bu nedenle canlılar, havadaki karbondioksitin ve havanın ısısının sürekli olarak artmasına neden olurlar. Her yıl insanların, hayvanların ve toprakta bulunan mikroorganizmaların yaptıkları solunum sonucunda milyarlarca ton karbondioksit atmosfere karışır. Ayrıca, fabrikalarda ve evlerde kalorifer ya da soba kullanılarak tüketilen ve taşıtlarda kullanılan yakıtlardan atmosfere verilen karbondioksit miktarı da milyarlarca tonu bulmaktadır. Ancak bitkiler, algler ve bazı bakteriler yani üreticiler gerçekleştirdiği fotosentez işleminde sürekli olarak karbondioksit tüketir ve oksijen üretirler. Bu şekilde de denge (karbondioksit-oksijen dengesi) korunmuş olur. Yeryüzünün ısısı da belli bir aralık içinde sabittir, çok büyük ısı değişimleri yaşanmaz. Bu ısı dengesini de üreticiler sağlarlar.

0 yorum:
Yorum Gönder