I. DÜNYA SAVAŞI
1914’den
1918’e dek, Almanya ve Avusturya-Macaristan’ın, Türkiye (1914) ve
Bulgaristan’ın (1915) katılmasıyla oluşturdukları ittifak devletlerini;
Sırbistan, Fransa, Rusya, Belçika ve büyük Britanya’nın, Japonya (1914), İtalya
(1915), Romanya ve Portekiz (1916) ve sonunda ABD, Yunanistan, Çin ve birçok
Güney Amerika devletlerinin de katılmasıyla (1917) oluşturdukları İtilâf
devletleriyle karşı karşıya getiren bir savaştır.
Balkan
Savaşlarının (1912-1913) ertesinde en küçük bir kıvılcımın silahlı çatışmaya
dönüşebileceği bir gerginlik ortamı yaratmıştı. Bu kıvılcım, 28 Haziran
1914’de, Saraybosna’da (Sarajevo), Avusturya Veliahtı Arşidük Franz
Ferdinand’ın bir Boşnak öğrenci
tarafından öldürülmesi şeklinde ortaya çıktı. Wilhelm II’nın kışkırtmasıyla,
Avusturya-Macaristan 28 Temmuz’da Sırbistan’a savaş ilân etti. Bunun üzerine
ittifaklar sistemi işlemeye başladı ve birkaç hafta içinde iki karşıt kampta
yer alan ülkeler, tarafsızlığını ilân eden İtalya hariç savaşa tutuştular.
Almanya bir “Yıldırım Savaşı’nı gerçekleştirecek güçte olduğunu düşünüyordu.
Merkezi konumundan yararlanarak birkaç hafta içinde Fransız ordusunu dağıtmayı
(Schlieffen Planı), ardından da, bütün kuvvetlerini toparlayarak çabuk harekete
geçemeyeceği çok iyi bilinen cılız bacaklı dev Rusya’ya saldırmayı plânladı ama
başarılı olmadı.
1914
Almanlar
Belçika’nın tarafsızlığını çiğneyerek önce Liège’i (7-16 Ağustos), sonra da Charleroi
(21-23 Ağustos) ve Mons’u aldılar (23 Ağustos). Daha sonra Fransız
birlikleriyle özellikle Lorraine’de (Morhange) ve Ardennes’de (20-23 Ağustos)
yaptıkları sınır savaşlarını kazandılar. Fransız ordularını ve French
komutasındaki İngiliz ordularını önce Aisne’e doğru, sonra Marne nehrinin
güneyine çekilmek zorunda bıraktılar. Ancak, 6-13 Eylül’de Paris valisi
Gallieni’nin de yardımıyla, Mareşal Joffre, Marne’da kazandığı zaferle işgalci
orduları durdurmayı başardı. Belçika, İngiliz ve Fransız birliklerini toparladı
ve Kuzey Denizi’nden İsviçre’ye uzanan 750 km.’lik bir cephe kurdu.
Rus
Cepheleri : Doğu Prusya’da saldırıya geçen Ruslar, Tannenberg’de
Hindenburg tarafından durduruldular. Sırbistan’da Avusturya-Macaristan
birlikleri her yerde geri püskürtüldü ve Sırplar Belgrad’a girdiler (13
Aralık).
Osmanlı’nın
savaşa girmesi ve Türk cepheleri : Almanya ile gizli bir ittifak
antlaşması (2 Ağustos) imzalayan Türkiye aynı gün tarafsızlığını ve
seferberliğini ilân etti. İngiliz donanmasının önünden kaçan Goeben ve Breslau
adlı Alman savaş gemilerinin Çanakkale boğazından geçerek Marmara’ya girmesi,
Türkiye’nin savaşa katılmasıyla sonuçlanan bir siyasal bunalıma neden oldu.
Osmanlı devletinin bu gemileri satın aldığını açıklayarak Yavuz ve Midilli
adlarıyla Türk donanmasına katması İtilaf devletleri tarafından tepkiyle
karşılandı.
Bu
arada İngiltere, tarafsız kalması koşuluyla Türkiye’nin bütünlük ve
bağımsızlığının korunacağı, kapitülasyonların kaldırılacağı ve parasal yardımda
bulunulacağı konularında güvence verdiyse de Babıâli, İngiliz önerilerini geri
çevirdi. Souchon’da Başkomutan Vekili
Enver Paşa’dan aldığı yazılı izine dayanarak Yavuz ve Midilli ile birlikte Türk
donanmasını Karadeniz’e çıkardı (23 Ekim). Karadeniz’de bazı Rus gemileri
batırılarak Odesa, Sivastopol, Novrossıyk ve Teodosya limanları topa tutuldu.
Kafkas
Cephesi : Kars-Sarıkamış yönünden saldırıya geçerek Erzurum üzerine
ilerleyen Rus kuvvetleri, Köprüköy önünde yapılan savaşlar (6-9 Kasım) sonunda
3. türk ordusu tarafından durduruldu. Sınır boylarına geri çekilen Ruslar (16
Kasım), kar bastırdığından izlenemedi. Ancak, bir ay kadar sonra (22 Aralık)
Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın yönetiminde başlatılan Sarıkamış kış taarruzu,
Türk ordusunun ağır yenilgisiyle sonuçlandı.
Irak
Cephesi : Bahreyn adasına ve Fav yöresine asker çıkaran İngilizler,
özellikle petrol bölgelerine el koymak için getirdikleri Hint birlikleriyle
saldırıya geçerek Basra’yı ele geçirdiler(22 kasım).
1915
Schlieffen planının başarısızlığını gören
Falkenhayn, önce Rusya’yı saf dışı bırakmaya, sonra Fransa ve İngiltere ile
savaşmaya karar verdi.
Mayıs’ta, Almanlar, güneyde Avusturya-Macaristan’dan
aldıkları destekle Galiçya’da (Gorlice) Ruslara kesin bir darbe indirdiler.
Polonya’yı boşaltmak zorunda kalan Ruslar Eylül’de Riga’dan Romanya sınırına
uzanan yeni bir hat üzerinde toparlandılar.
Balkanlar’da
: Bulgaristan’ın
savaşa girişi (5 Ekim), Sırbistan’ın çökmesine ve işgal edilmesine yol
açtı. Sonunda Müttefikler, tarafsızlığı seçmiş ama iç bünyesinde müttefik
yanlılarıyla arasında kararsız durumda bulunan Yunanistan’ın Selanik limanına
çıktılar (Ekim).
Batıda
: Fransızlar için her şeyden önce topraklarını kurtarmak,
bunun için de Paris’in 90 km. ötesinden geçen cepheyi bir “yarma hareketi”yle
delmek söz konusuydu. Ama Champagne (Şubat) ve Artois’da (mayıs) girişilen
saldırılar başarısız kaldı ve özellikle Fransız piyadelerinin büyük kayıplar
vermesine yol açtı.
Türk
Cepheleri:
Suriye ve Filistin cephesi : Mısır’da Osmanlı egemenliğini yeniden kurmak
için Süveyş kanalına karşı bir harekat düşünüldüğünden, Filistin ve Sina çölü
stratejik bir değer kazandı. 4. Ordu komutanı Cemal paşa Sina çölünü geçmek
için gereken hazırlıkları tamamladıktan sonra biri kıyıdan, öteki güneyden
olmak üzere iki koldan Süveyş kanalına doğru ilerlemeye başladı (14 Ocak).
Ancak, Elkantara’da yapılan savaşta (3 Şubat) kanalı geçmeyi başaramayınca,
çekilme emri alan kuvvetler (4 Şubat) Birüssebi ve Gazze bölgesinde toplandı
(15 Şubat).
Çanakkale
Cephesi : İngiltere’nin isteği üzerine, Çanakkale Boğazını geçmek,
Ruslara yardım etmek ve Türkleri tecrit etmek amacıyla, denizden saldırıya
geçen İtilâf devletleri, ağır gemi kayıpları vererek çekildiler (18 Mart). Daha
sonra donanma desteğinde Gelibolu’ya çıkarılan İngiliz, Fransız ve Anzak
kuvvetleri Türk ordusunun yaptığı başarılı savunma harekâtı sonucu yıl sonunda
Gelibolu’yu boşaltmak zorunda kaldılar. Rusya ile doğrudan bağlantı
kurulamadığı için bu ülkeye gerekli yardım yapılamadığından, Ekim Devrimine ve
dolayısıyla büyük bir itila^f devletinin, erkenden çökmesine yol açan,
Çanakkale, Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli cephelerinden biri sayılır.
Kafkas
Cephesi : Getirdikleri taze birliklerle güçlendirdikleri 200.000
kişilik bir orduyla iki koldan Erzurum ve öteki kesimlere karşı saldırılarını
sürdüren Ruslar, harekâta Ermenileri de kattılar. Bu arada, Erzurum
çevresindeki 3. Ordu birlikleri arasında tifüs salgını başgösterdi. Osmanlı
hükümeti, buradaki Ermeni halkını Suriye
ve Irak’a yerleştirerek gerekli güvenlik önlemlerini almaya başladı.
Öte
yandan, Tortum ve Karaköse yönlerinden saldırıya geçen Rus kuvvetleri, Van ile
Malazgirt’i ele geçirdiler (27 Mayıs).
1916
Bu
koşullar altında Rusya’daki durumu oluruna bırakma kararı alan Falkenhayn, baş
rakibi saydığı İngiltere’deki en büyük desteği olan Fransız ordusunu saf dışı
bırakmayı hedefledi. Böylece Almanlar,
21 Şubat’tan Ağustos ortalarına dek Verdun’de Fransız ordusunun
mevcudunu tüketerek kesin bir zafer elde etmeyi umdular ancak Pétain ve Nivelle’in başarılı
direnmesiyle karşılaştılar.
Doğuda
: Verdun’u rahatlatmak ve Somme’a bir müttefik saldırısı
gerçekleştirmek için, Brusilov komutasındaki Ruslar Galiçya ve Bukovina’da
parlak bir zafer kazandılar (Haziran-Ağustos). Bu zafer çarlık ordusunun son
başarısı oldu.
Türk
Cepheleri :
Galiçya
Cephesi : Selanik bölgesinde üslenen general Sarrail kuvvetlerinin
saldırıya geçmesi ve Rusya’nın da Bulgaristan’ın Karadeniz kıyılarına asker
çıkaracağı haberlerinin yayılması üzerine Bulgarlar Türkiye’den yardım
istediler. Ancak, bu sırada Rus orduları Galiçya’da ilerlemeye başladığından,
Alman Başkomutanlığı yardımın Galiçya cephesine yapılmasını istedi. Böylece 14.
Kolordu ve Yakup Şevki Paşa komutasındaki 15. Kolordu, trenlerle Galiçya
cephesine taşındı (23 Temmuz).
Romanya
Cephesi : Romanya’nın Avusturya’ya savaş ilânı üzerine (27 Ağustos)
bölgede dengeyi kurabilmek ve Bulgarları desteklemek için 15. ve 25.
Tümenlerden oluşan 6. Kolordu Dobruca cephesine gönderildi.
Rus
askerleriyle takviyeli Rumen kuvvetleri, Mustafa Hilmi Paşa komutasındaki Türk
birliklerinin saldırıları karşısında yenilgiye uğradılar. Dobruca cephesindeki
bu büyük başarı üzerine Transilvanya’daki Rumen saldırıları kesin olarak
kırıldı. 26. Türk tümeninin üstün başarı
gösterdiği Argesu meydan savaşını kazanan Tuna ordusu, Bükreş’i ele geçirdikten
(6 Aralık) sonra Romanya içlerine doğru ileri harekâtını sürdürerek Seret
ırmağına dayanırken (26 Aralık), Dobruca’daki birlikler de Tuna ağzına
ulaştılar.
Makedonya
Cephesi : Yunanistan’ı kendi yanlarında savaşa katılmaya zorlayan
itilâf devletleri, Makedonya’daki Doğu ordusunu Bulgarlara karşı yeniden
saldırıya geçirince (Ekim), Bulgar hükümeti
Türkiye’den yardım istedi. Abdülkerim Paşa buyruğundaki 46. ve 50. Tümenler,
Manastır’ı ele geçiren Doğu ordusunu Serez’in batısında durdurmayı başardılar
(29 Ekim).
Kafkas
Cephesi : Rus kuvvetlerinin sayısı daha da artırılarak 700.000 kişiyi
buldu. Bu gücün karşısındaki 3. Ordunun toplamı ise yaklaşık 65.000 kişiydi.
Ruslar, Çanakkale cephesinden serbest kalacak Türk birliklerinin Kafkas
cephesine kaydırılmasından önce 3. Ordu’ya ağır bir darbe indirmek amacıyla
yoğun bir saldırıya geçtiler (11 Ocak). Gece gündüz durmaksızın beş gün süren
Azap savaşları sonunda Ruslar, 33. Tümen yönünden cepheyi yararak Hasankale’ye
girdiler(19 Ocak). Güneyden de saldırıya
geçen Ruslar, Muş (17 Şubat) ile Rize’yi (8 Mart) işgal ettiler. İlkbaharda
Of-Soğanlıdağ-Kopdağı-Ognut-Muş ve Bitlis batı çizgisinden geçen cepheye
çekilen 3. Ordu, karargâhını da Erzincan kentine kurdu. Çanakkale’den doğu
cephesine gönderilen Mustafa Kemal Paşa komutasındaki 16. Kolordu, Ruslara
başarılı bir darbe indirerek Muş’u geri aldı (2 Ağustos). Böylece Hınıs’ta yolu
kesilen Rus kuvvetleri, 2. ve 3. Ordular karşısında Bitlis ile Tatvan’da
tutunamayarak hızla geri çekildiler. Temmuz’dan Eylül ortalarına kadar süren bu
şiddetli savaşlarda Ruslar 30.000, Türkler de yaklaşık 20.000 kayıp vermişti.
Sina cephesi 4. Ordunun özel olarak hazırlanmış bir tümeni üç koldan harekete
geçerek (16 Temmuz) İngiliz’in kanaldaki mevzilerine karşı saldırıya geçti (4
Ağustos). Ancak, çök koşulları yüzünden lojistik desteğin yetersiz kalması
sonucu tümen El-Ariş’e geri çekildi (14 Ağustos)
Hicaz
ve Yemen Harekâtı : 1916 başlarında İngilizlerin
kışkırtmalarıyla Hicaz, Asir ve Yemen bölgesinde karışıklıklar çıktı. Mekke
Emiri Şerif Hüseyin ayaklanarak, bağımsızlığını ilân ederken, Asir’in güney
bölgesine egemen olan seyit İdris de ayaklandı. Yalnız Yemen Emiri İmam Yahya
savaşın sonuna kadar Osmanlı devletine bağlı kaldığı gibi, buradaki 7.
Kolorduya para ve yiyecek yardımı da yaptı. 7. Kolordu müdahale edemeyince
Hicaz’da Mekke ve yöresi ayaklanmacıların eline geçti.
Irak
Cephesi : Kut –ül-Amare’de kuşatılmış olan birliklerini kurtarmak
için İngilizler Felahiye mevzilerine karşı saldırıya geçtiler (21 Ocak). Bu
sırada bir Rus süvari tümeni de İran içerisinden geçerek Hanikin’e kadar
yaklaşınca, 13. Kolordu İran cephesine kaydırıldı. İngilizlerin art arda
giriştikleri dört saldırının da kırılması üzerine general Towshend
komutasındaki İngiliz ordusu (yaklaşık 25.000 kişi) dört buçuk aylık kuşatma
sonunda teslim oldu (29 nisan). Enver Paşa, 6. Ordu komutanı Halil (Kut) Paşaya
harekâtın Tahran’a doğru sürdürülmesini buyurdu. Böylece Kirmanşah
doğrultusunda ilerleyen 13. Kolordu, Rusları püskürterek Hamedan’ı ele geçirdi
(3 Ağustos). Musul’u ele geçirmek isteyen Ruslar da Revandız’da durduruldular.
1917
Almanların savunmada kalması ve tasarruf amacıyla
hatlarını kısaltmaları (Şubat) karşısında, Fransız genarali Nivelle büyük bir
saldırıya girişme düşüncesini İngilizlere benimsetti. Ancak Chemin des Dames
hezimeti (16 Nisan) Fransız ordusu ve Fransızlar arasında ağır bir bunalım
yarattı. İngilizler de önce Ypres çevresinde (Haziran-Kasım) 400 tank eşliğinde
şiddetli saldırılara geçtiler.
Rus
Cephesinde Ateşkes : Petrograd’daki ilk devrim, Çarın tahttan çekilmesiyle
sonuçlandı (15 Mart). Lvov Prensinin (Mart), sonra da Kerenskiy’in (Ağustos)
kurduğu hükümetler Müttefiklerin safında savaşı sürdürmek istiyorlardı ama Rus
ordusu Bukovina’da bozguna uğradı (Temmuz) ve Almanlar Riga’yı işgal ettiler (3
Eylül). 7 Kasım’da Lenin ve Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesi Berlin ile
görüşmelere başlanmasını sağladı. Sonuçta Brest-Litovsk ateşkes antlaşması
imzalandı (15 aralık).
Türk
Cepheleri :
Irak
Cephesi : İngiliz kuvvetlerinin ağır baskısı karşısında 18. Kolordu
Bağdat güneyine kadar çekildi. Aziziye’ye kadar ilerleyen İngilizler de
Bağdat’ı alma hazırlıklarına giriştiler. Rus süvari kolordusuna karşı direnen
13. Kolordu da Hamedan’dan çekildi (2 Mart). İngilizler Bağdat’ı ele geçirdiler
(11 Mart). Bağdat kuzeyindeki zayıf 6. Ordu, İngilizleri durdurmayı
başaramayınca, Almanlardan yardım istendi. Burada Yıldırım Orduları grubu
kurulduğu gibi, Galiçya cephesinden de asker getirtildi. Birçok meydan savaşı sonunda 6. Ordu, 13.
Kolordu ile birlikte Karatepe dolaylarında, 18. Kolordu ve buna bağlı kuvvetler
de Dicle boyunca Fetha mevzilerine yerleştiler (20 Aralık). Bu arada, Ruslar
ile Musul’da yapılan ateşkes görüşmelerinde (22 Aralık) Başkale-Gevar-Bane
hattı mütareke sınırı olarak saptandı.
Suriye-Filistin
Cephesi : Sina çölünü geçen İngiliz birlikleri, Birüssebi hattında
saldırıya hazırlanırken, 4. Ordunun beklenmedik baskını karşısında Birinci (26
Mart) ve İkinci Gazze (19 Nisan) savaşlarında yenilgiye uğradılar. Ancak,
toparlanan İngilizler, taze kuvvetlerle Gazze’de karadan ve denizden saldırıya
geçtiler (31 Ekim). Üçüncü Gazze savaşında (7 Kasım) mevzileri yarılan Türk
birlikleri, Kudüs-Yafa hattına çekildi (14 Kasım). Yafa’yı ele geçirdikten
sonra ileri harekâtını sürdüren İngiliz ordusu Kudüs’e girdi (9 Aralık). 4.
Ordu Kudüs’ün kuzeyine çekilmek zorunda kaldı.
Kafkas
Cephesi : 1916’da bu cephede önemli ölçüde ilerleyen Rus kuvvetleri,
sonunda Bitlis güneyi-Muş-Çaparçur doğusu-Kığı-Erzincan batısı-Suşehri
doğusu-Tirebolu çizgisinde durduruldu. Ruslar bu cephede iki kat üstünlüklerini
korumalarına karşın, üst üste tazeledikleri saldırılar yüzünden çok ağır
kayıplar verdiler. Rusya’da Bolşevikler iktidarı ele geçirdikten sonra bu
cephede 15 Aralık 1917’den başlamak üzere dört haftalık bir ateşkes imzalandı
ve Rus Kafkas ordusu dağıtıldı (18 Aralık).
Makedonya
Cephesi : Bu cephede ağırlıklarını giderek artıran itilâf devletleri,
Manastır ve Vardar’da bazı saldırılar düzenledilerse de istenilen sonuca
ulaşamadılar. Ancak, Bulgaristan’da karışıklıklar çıkmasıyla cephede yalnız
kalan Türk askeri, Serez-Kavala çizgisinde çetin savaşlar verdiler.
1918
Ludendorff’un planı, Fransa’da, yazdan, yani
Amerikan askerlerinin gelişinden önce kesin bir başarıya ulaşmaktı. Ludendorff,
Doğu cephesinde 700.000 dolayında askere gereksinim duyduğu için, Ukrayna ve
Rusya’yı (9 Şubat ve 3 Mart’taki Brest-Litovsk antlaşmaları), sonra da
Romanya’yı barışa zorladı (Bükreş antlaşması, Mayıs).
Batıdaki Alman saldırısı 21 Mart’ta Picardie’de
başladı. Bunun sonunda Fransız ve İngiliz orduları arasında 20 km.lik bir gedik
açıldı. Almanlar buradan Amiens’i tehdide başladılar. Tehlike karşısında Lloy
Georgi ve Clemenceau, 26 Mart’ta Doullens’da, tüm orduların komutasını General
Foch’a verdiler. Haig ve Petain’i eşgüdüm içinde yöneten Foch, Amiens’i
kurtardı. Müttefik orduları başkomutanı, daha sonra Ludendorff’un Flandres’da
(Nisan), Chemin des Dames ile Marne nehri arasında (Mayıs), Matz üzerinde
(Haziran) ve son olarak da Champagne’da (15 Temmuz) giriştiği yeni saldırıları
önlemeyi başardı. 7 Kasım’da da Müttefikler’den ateşkes istedi. Antlaşma,
Wilhelm II’nin tahttan çekilmesinden sonra, II Kasım’da Rethondes’da imzalandı.
Balkanlar
ve Öbür Cepheler : Haziran’da, Selanik’te Müttefiklerin
Doğu orduları (Fransız, Sırp, Yunan, İngiliz ve İtalyan) komutanlığına
getirilen Franchet d’Esperey, 15 Eylül’de Makedonya’ya belirleyici olacak bir
saldırı başlattı. Bulgaristan’ı ateşkes istemek zorunda bıraktıktan (29 Eylül)
sonra, birlikleriyle Sofya’ya (16 Ekim) ve Belgrad’a girdi (1 Kasım).
Romanya’yı atarak Türkiye ve Avusturya’yı tehdit etti. Vittorio Veneto’nun
komutasındaki İtalyanlara yenilip (27 Ekim) büyük ölçüde ordusu dağılan
Avusturya 3 Kasım’da Padova’da ateşkes imzaladı. Bunun üzerine iki ülkeye
hükmeden monarşi çöktü. Macarlar ve Çekler bağımsızlıklarını ilân ederken,
Viyana’da imparator Karl tahtından el çekti, bir Avusturya Cumhuriyeti kuruldu.
Türk
Cepheleri :
Kafkas
Cephesi :
Ruslar
ile Erzincan’da imzalanan ateşkesten ve Rus Kafkas ordususun dağıtılmasından
sonra bu cephede ordular arası savaş olmadı. Ancak, Rus kuvvetleri çekildikten
sonra Van’da toplanan Ermeni taburları, Rusların işgal etmiş olduğu Türk
topraklarını istilaya giriştiler. Bu durum karşısında Bitlis’ten Tirebolu’ya
kadar uzanan cephede altı koldan harekete geçen Vehip Paşa komutasındaki 3.
Ordu, 1914 Türk-Rus sınırına kadar olan bölgeyi geri aldı (7 Şubat – 25 Mart).
Şevki
Paşa grubu Ardahan’ı (10 Nisan), ardından da Batum ve Çürüksu’yu (14 Nisan) ele
geçirdi. Kars’ı Türklere bırakmak zorunda kalan Ermeniler (25 Nisan), Novo
Selim’e çekildiler. Daha sonra Tiflis’e kadar gelmiş olan Alman kuvvetleriyle
birleşen Yakup Şevki Paşa grubu, Gümrü’yü ele geçirerek (15 Mayıs) demiryolu
boyunca Erivan’a doğru ilerlemeye ve istasyonları işgal etmeye başladı.
Karakilise (Karakilise) alındı (26 Mayıs). Bunun üzerine Ermenilerin isteğiyle
Batum’da barış yapıldı.
Irak
Cephesi : Bağdat düştükten sonra bir grubu Fırat, bir grubu da Dicle
vadilerini tutan 6. Ordunun büyük bölümü Kerkük’te toplandı. Saldırıya geçen
İngilizler (17 Mart), Fırat ve Dicle gruplarını çekilmeye zorladılarsa da
Kerkük grubu karşısında yenilgiye uğrayarak çekildiler. Ancak, yeniden
saldırıya geçen İngiliz kuvvetleri (23 Ekim), 6. Ordu birliklerini kesin bir
yenilgiye uğrattılar.
Suriye
ve Filistin Cephesi : Kudüs düştükten sonra Yıldırım
Orduları Grubu Komutanı General Falkenhayn görevden alınarak yerine General
Liman von Sanders getirildi.
İngilizlerin Şeria ırmağı vadisiyle
doğusunda başlattıkları saldırılar (3 Mart – 27 Mayıs). Önceleri
durdurulduysa da sonraları kara ve hava üstünlüğünü artırarak kıyı, iç ve
doğudan üç kol halinde bir genel taarruza girişen İngiliz kuvvetleri karşısında
Türk cephesi çöktü (19 Eylül). Bu arada 7. Ordu komutanı Mustafa Kemal paşa,
önceden aldığı önlemlerle düşman süvari kolordusunu Bisan’da durdurmayı
başardı. Ancak, Türk birlikleri bozgun halinde Dera’ya kadar çekildiler. Şam
düştü (30 Eylül). Bu yenilgiler üzerine
Yıldırım Orduları Grubu Komutanı von sanders, yönetimi Mustafa Kemal paşa’ya
bırakarak Adana’ya çekildi. Mustafa Kemal Paşa, önce Emir Faysal’ın Türk
birliklerini her fırsatta arkadan vuran yerli Araplardan kurulu çetelerini
bozguna uğrattı. Ardından Halep kuzeyindeki İskenderun-Tellürrifat mevzilerine
çekilerek İngiliz saldırılarını durdurmaya çalıştı. Bu hat, Kurtuluş savaşı
sırasında da ulusal sınır olarak benimsendi. Irak’taki Türk cephesinin çökmesi
sonucu ittihat ve Terakki Hükümeti düştü. Ahmet İzzet Paşanın kurduğu yeni
hükümet Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kaldı (30 Ekim 1918).
BİLANÇO
Sanayide
(Silah Sanayiinde) :
Topçulukta,
silahların gerek sayısı, gerek ateş gücü bakımından büyük bir gelişme oldu.
Savaşın başlangıcında üstünlük Avusturya-Alman ve Rus ordularındaydı.
İngilizler ile Fransızlar iki yıl içinde ağır top sayısını 20 katına çıkararak
açıklarını kapadılar ve cephane bulmakta sıkıntı çeken Almanları zorlamaya
başladılar.
Topçu
savaşı, kayıpları daha önceki savaşlarda %15’i geçmezken, “Büyük Savaş”ta
%50’yi aştı.
Havacılıkta:
Fakat
en büyük gelişme hiç kuşkusuz havacılıkta oldu. Savaş başladığı sırada
Almanya’nın 232, Rusya’nın 190, Fransa’nın 162, Büyük Britanya’nın (İngiltere)
84, Avusturya-Macaristan’ın ise 56 uçağı vardı. Dört yıl içinde bunların sayısı
baş döndürücü bir hızla arttığı gibi (örneğin Fransa’nın 1918’de 11.836 uçağı
vardı) kullanım alanlarında da kesin değişiklikler oldu. Önceleri düşmanın
ilerleyişini izlemek için kullanılan uçak, belli bir hava bölgesini denetim
altında tutmak ve düşman kuvvetlerinin konumunu saptamakla görevlendirildi.
Denizler
ve Denizaltılarda :
Savaşan
ülkeler kadar yansız ülkelerde ticaret ve yolcu gemilerine karşı denizaltı
saldırılarının başlaması (en ünlü örneği Lusitania yolcu gemisinin
torpillenmesidir) ve bunun sonucu doğan zararlar çok büyük oldu. 1914-1918
arasında toplam 12 milyon tonilatoluk gemi battı.
Motorlu
Araçlarda :
Motorlu
araçların işlevlerinin önem kazanmasıyla (1914’te 9.000; 1918’de 88.000)
savaşın kimi vasıtaları, bu yönden ün yaptı. Örneğin Verdun Savaşı’nda Kutsal
Yol’daki kamyonlar, Marne’dakı taksiler kadar ün kazandı.
Genişlik
ve Büyüklükte :
Bu
savaş, ilk dünya savaşı oldu. Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarıyla tüm
okyanuslarda sürdürüldü. Karada, cephe savaşı veren ülkeler, tüm güçlerini
buralara yığdılar (Osmanlı Devleti savaş boyunca 2.850.000 kişiyi silah altına
aldı).
Psikolojik
Durumda :
Birinci
Dünya Savaşı, aynı zamanda bir psikolojik savaş oldu. Savaşın durağanlığı,
kuvvetler arasındaki denge, savaşan ülkeleri yeni bir silaha başvurmaya ve
düşmanlarını içten yıkmaya yöneltti. Yalan haberlerin yayılması bunlardan
biriydi. En büyük koz olarak da çeşitli halkların kışkırtılması kullanıldı.
İnsan
Kayıpları :
Osmanlı
Devleti 500.000 – 600.000 şehit verdi. Savaş boyunca silah altına aldığı
2.850.000 kişiden ateşkes sırasında elde kalan 560.000 kişiydi (Fransa
1.400.000 insan kaybetti; aktif erkek nüfusun %10’u yitirildi. Almanya’da %9,8 toplam 1.800.000 ölü.
Avusturya-Macaristan’da %9,5, İtalya’da 6,2, İngiltere’de 5,1, Rusya’da 4,5,
Belçika’da 1,9 ve ABD’de 0,2). Savaşın toplam insan kaybı 8 milyon kişi
dolayında oldu.
Mali
Kayıplar :
Savaş
ardında çok büyük mali yükler bıraktı. Fransa ve İngiltere ABD’ye 7 milyar
dolar borçlandı. Para her ülkede değer yitirdi. Osmanlı Devletinin de savaş
giderleri 398,5 milyon Osmanlı lirası tuttu. Bu gider büyük ölçüde emisyonla
karşılandı. 161 milyon Osmanlı lirası basıldı. Para arzı dört kat arttı. İkinci
kaynak dış borçlanma oldu. Almanya 4 milyar mark kredi verdi. 1916 yılına kadar
değerini koruyan para, altın karşısında değerini yitirdi. 1917’de bir altın
lira altı kağıt liraya eşit oldu.
Dünyada
etki kaybı :
Batı
Avrupa, 1914’te dünya ticaretinin üçte ikisini elinde tutarken, savaş
sonrasında bu oran beşte ikiye düştü. Sömürgelerinde savaş koşullarının
yarattığı güçlüklerle karşı karşıya kaldı. Aynı dönemde Wilson’ın öğretisi ve
Lenin’in devrim stratejisi sömürge halkları arasında belirgin bir yankı
yarattı. Böylece Büyük Savaş siperlerinin görünüşteki hareketsizliği ardında
değişik biçimlerde hareketler, özellikle de motor sanayisinin gücü belirdi. Bu
yeni güç, İkinci Dünya Savaşı’nın büyük stratejik zaferlerine dönüşünü
hazırladı ve XX. yy.’ın yeni büyük devletlerini az çok belirledi. ABD,
Sovyetler Birliği ve Japonya.
Barış antlaşmalarının yetersizliği ve Büyük Savaş’ın
yol açtığı ağır zorunluluklar, 11 Kasım ateşkesini ancak 20 sürecek bir barış
antlaşması durumuna getirdi.
Barış Antlaşmaları
|
|
28 Haziran 1919
|
Almanya ile Müttefikler arasında
Versailles antlaşması.
|
10 Eylül 1919
|
Avusturya ile Müttefikler arasında
Saint-Germain-en-Laye antlaşması.
|
27 Kasım 1919
|
Bulgaristan ile Müttefikler arasında
neully antlaşması
|
4 Haziran 1920
|
Macaristan ile Müttefikler arasında
Trianon antlaşması
|
10 Ağustos 1920
|
Türkiye ile Müttefikler arasında Sevr
(Sevres) antlaşması (Bu antlaşma Ankara’daki TBMM hükümetince tanınmadı).
|
14 Ekim 1920
|
SSCM ile Finlandiya arasında Tartu
(Dorpat) antlaşması.
|
12 Kasım 1920
|
İtalya ile Yugoslavya arasında
Rapallo antlaşması.
|
18 Mart 1921
|
Polonya ile SSCB arasında Riga
antlaşması.
|
24 Temmuz 1923
|
Türkiye ile Müttefikler arasında
Lozan antlaşması (Türk Kurtuluş savaşı sonrasında).
|
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
TEKNİK EĞİTİM FAKÜLTESİ
MAKİNE BÖLÜMÜ I.
I. DÜNYA
SAVAŞI
Hazırlayan
Ahmet KARAGÖZ
0013012002

0 yorum:
Yorum Gönder